º°¨¨°º©©º°¨¨°º©GÜLLERİNEFENDİSİ2.TR.GG©º°¨¨°º©©º°¨¨°º©
Namazda Mekruh Olan İşler
Namazda Mekruh Olan İşler
1- Ayakları ve dizleri bitiştirmek;
2- Bacakları dikmek suretiyle oturmak;
3- Oturuşlarda, ayakları dikip onların topukları üzerinde durmak;
4- İmamla beraber aynı anda tekbir getirmek ve onunla birlikte aynı anda selâm vermek;
5- İki selâmı aralıksız (hızlı bir şekilde) vermek;
6- Büyük veya küçük ihtiyaç sıkıştırırken namaza girmek;
7- Huşû'u bozan dar mest (dar pantolon, etek ve benzerlerini) giymek;
8- Çok aç, susuz, dalgın veya zihnen meşgul iken namaza başlamak. Onun için, Allah Rasûlü (sa) şöyle buyurmuştur: "Yemekle namaz bir araya gelirlerse, vakit daralmadıkça, önce yemek yiyin." (Müttefekun aleyh) Ve ona nisbet edilen bir sözde de şöyle denilmiştir: "Biriniz asık suratlı veya kızgın iken namaza girmesin." Hasan el-Basrî şöyle demiştir: "Kalbin (aklın) hâzır olmadığı bir namaz, sevaptan çok, cezaya müstahaktır."
9- Namazda uyuklamak. Uyumak ise hem namazı, hem de abdesti bozar.
10- Esnemek.
11- Kaşınmak.
12- Sağa sola bakmak. Allah Rasûlü (sa), şöyle buyurmuştur: "Namaz kılan kimse, sağ ve soluna bakmadığı sürece Allah Teâlâ ona rahmetle bakar." (Ebu Dâvûd, Nesaî, Hâkim)
13- Bedeniyle veya bir şeyle oynamak.
14- Bir rek'atta iki kol veya bacak hareketi yapmak. (Şafiî mezhebine göre, bir rek'atta üç hareket, Hanefî mezhebine göre ise çok sayılan hareketler namazı bozarlar.)
15- Önünden geçilen açık yerde namaz kılmak. (Bunun için, ya bir direk ve duvar karşısında durmak veya önüne bir işaret koymak müstehabtır.)
16- Yüzünü örtmek veya gözlerini yummak. (Sufiler ise, yüzü örtmeyi veya gözleri yummayı mekruh saymamış, hatta tasvip etmişlerdir. Onlara göre, huşu bulabilmek için dış dünya ile her türlü temasın kesilmesi lâzımdır. Gözlerin kapalı olması da bu maksada uygundur.)
17- Secdeye giderken, zaruret bulunmadıkça, seccade, sergi ve elbiseyi düzeltmek.
18- Eğri durmak.
19- Duvar, direk gibi bir şeye dayanmak.
Kapıyı ısrarla vurana kapılar açılır
Allah’ın sevgisini tatmadan sakın bu fâni dünyadan göçmeyesin.
O’nun sevgisinin tadı, yiyecek ve içeceklerde bulunmaz.
Çünkü bunlardan istifade etmede kâfirlerle hayvanlar sana ortaktır. Sen Allah’ın zikrinin tadını almakta ve cem makamına muvaffak olmakta meleklere ortak ol.
Ruhlar, nefislerin serpintilerine tahammül edemez. Dünya leşine battığında bu halinle ‘ın huzuruna çıkmaya layık olamazsın. Çünkü günahla kirlenmiş olanlar Allah’ın huzuruna alınmazlar.O halde kalbini temiz tut ki, gaybın kapıları sana açılsın.
Günah işlemeyi bırakıp, zikir ve tevbe ile Allah’a dön.
Kapıyı ısrarla vurana kapılar açılır. İnsanların birbirine karşı iyi ve dostça davranışları olmasaydı, bunları sana anlatmazdım.
Rabiatü’l-Adeviyye:’Bu kapı ne zaman kapandı ki açılsın.
‘demiştir. Fakat ey kişi! Bu seni Allah’a ulaştıran kapıdır.
Kalbinin Allah’ın birliğinden habersiz ve bu konuda dikkatsiz olmasından sakın.
Zikredenlerin birinci basamağı, Allah’ın birliğini ve tekliğini anmaktır.
Zâkirlere kapının açılması ancak ‘ın birliğini anmalarından dolayıdır.
O’nun rahmetinden kovulanlar da ancak yaptıkları işin önemini kavramaksızın, körü körüne, bilinçsizce Allah’ı zikrettikleri için kovulmuşlardır.
Zira Allah’ı zikirde sana ancak nefsin muhalefet eder. Yaratıklara olan sevgin ne çok, Allah’a olan sevgin ise ne az!
Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevme kapısı sana açılmış olsaydı, elbette seni şaşırtan çok şeylere tanık olurdun.
Gecenin ortasında uykuyu bölüp, kıldığın iki rekât namaz, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir.
Hastaları ziyaret etmen, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir. Cenaze namazını kılman, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir.
Müslüman kardeşine yardım etmen, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir. Eziyet veren şeyleri yoldan uzaklaştırman, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir.
Yere bırakılmış kılıcın onu savuracak bir kola ihtiyacı vardır. Senin için Allah’ı zikirden daha faydalı ibadet yoktur.
Çünkü zikir ayakta duran, rükû ve secde yapamayan yaşlılar ve hastalar için de kolay bir ibadettir.
Allah’ın huzuruna nasıl çıkacağını, âlimler ve hikmet sahipleri sana öğretirler
.
Sen hiç satın alınır alınmaz hizmet etmeye elverişli köle gördün mü?! Bilakis o önce bir eğitimciye verilir de o onu eğitir, ona edep ve terbiye kazandırır.
Eğitim ve terbiyeyi başarıyla tamamladığında hükümdara hizmet etmeye başlar. Velilerin yaptığı da budur.
Öğrenciler, onların himmetiyle huzura varacakları güne kadar onlarla beraber olurlar.
Yüzme hocası, birine yüzmeyi öğreteceği zaman o kişi yalnız başına yüzebilecek seviyeye gelinceye kadar onunla yanyana yüzer.
Artık o yüzmeye başladığında ise onu korkusuzca denize salabilir.
‘Peygamberler, veliler veya salihler vasıtasıyla Allah’a yaklaşılamaz.’
diyen düşünceden uzak dur.
Kuşkusuz Allah kendine ulaşmak isteyenler için onları vesile kılmıştır.
Velilerden sadır olan, su üzerinde yürümek, havada uçmak, gizli şeyleri haber vermek ve suyun kaynayıp çıkması gibi harikulade haller, peygamberin doğruluğuna şahittir.
Çünkü velilere verilen kerametler, peygamberlerinden dolayıdır.
İbn Ataullah İskenderî
Yazar: Güllerin Efendisi
Allah'ın Rahmeti ve Bereketi Hepimizin Üzerine Olsun.
Bu yazıya toplam 1 yorum yazılmış, sende yorum yazmayı unutma!
Ergin demişki;12/09/2012
Yüce Rabbimin Rahmeti ile Bütün İnsanları Bağışlasın