ş°¨¨°şİİş°¨¨°şİGÜLLERİNEFENDİSİ2.TR.GGİş°¨¨°şİİş°¨¨°şİ
Tasavvuf yâr olup yâd olmamaktır
İbrahim Hakkı (k.s.) Hazretleri’nden Bir MektupCanım oğlum Molla Halil! On senedir suretimi, belki iki kaşımın arasını hatırından bir an olsun çıkarmıyorsun. Ayaktayken otururken, yerken içerken, gidip gelirken kalbine nakşetmekten bir an gafil kalmıyorsun ki şeklimiz kalbinde sağlamlaşsın ve her an bizi düşünesin. Nitekim bizim gönlümüze gelen senin gönlüne yol bulur. Ondan sonra muradına ulaşıp bu sırları açıkça kendinde müşahede eder, hepsini kendinde bulursun.
Molla Halil, aşk, muhabbet, hakikat ilmi ve tevhid sırrı Allah(cc)’ın emanetidir. Eğer Hakk’ın yardımı yoldaşın olup hakikate ulaşırsan ve muhabbet sarayına girip tevhid sırrına aşina olursan, bunları halka açıklayıp kendini meşhur etmemen gerekir. Mümkün mertebe onları gizli tutmaya çalış ve ihtimam göster. Onları yabancılardan ve ailenden gizle.
Molla Halil, canım oğlum, korkup hüzünlenme, elbette meramına ulaşıp tevhid sırrına erişir ve muhabbet denizine dalar öyle gidersin. Daima sırrını sakla. Sırrı selamette olan, kalbi sırlarla dolu, saf ve temiz olandır. Sırrı açıklamanın sonu pişmanlıktır. Sakın her önüne gelene hikmeti söyleme. Ki sana yalancıdır demesinler.
Molla Halil, avam ile sohbet ettiğinde “insanlarla anlayacakları seviyede konuş” sözü gereğince hareket et. Her ne sual ederlerse güler yüzle cevap verip sözü uzatma. Onları güler yüzle karşıla, güler yüzle uğurla. Dışın daima halkla, için Hak’la olsun. Sakın halk ile meşgul olman Hakk’tan gafil olmana sebep olmasın. Maksadın din ise dünyadan geç, Allah(cc)’a dayan. Cümle varlıktan geç, Hakk’a yönel.
Molla Halil, Fakirullah Hazretleri buyurdular ki: “Bu kadar insan bana gelir. Her birinin başka bir maksadı var. Allah(cc) için ancak beş kişi gelip muradına ulaşır ve nasip alır.” Bizlere de gelen çok. Fakat kabul ettiğimiz müritler bugüne değin yirmi yedi kişidir. Fakat onların hiçbiri seninle olan sohbetimize müyesser değildir. Yüce Mevlâ dilini, manevi sırlarını açıklamaktan muhafaza etsin.
Molla Halil, sabır üç manaya gelir. Biri, hilm (yumuşak huyluluk) manasına gelir ki acı sözlere tahammül etmektir. Bir acı kelimeye sabretmeyen, nice acı kelimeler işitir. Bir diğeri dikkatli olup acele etmemektir. Hadiste buyrulmuştur ki “Dikkatli davranmak Hak Tealâ’dandır, acele şeytandandır.” Bir diğeri de musibetlere sabretmektir. Peygamberimiz s.a.v. buyurmuştur ki “Kimin malına ya da kendine bir musibet gelse, onu gizleyip kimseye şikâyette bulunmasa hakikaten Hak Tealâ ona iman lezzetini ve kardeşlik izzetini ihsan eder.”
Molla Halil, dinin hükümlerine ihanet eden Hakk’ın sırlarında güvenilir olamaz. Hak Tealâ ancak güvenilir kullarına ikramda bulunur.
Sakın halkın sana hayranlıkla bakmasına ve senden dua ve yardım talep etmelerine aldanma. Zira nefsin hazlardan uzak olmalıdır. Hatta kendi nefsini herkesten düşük bil. Bu yolun binası tevazudur.
Molla Halil, çok çalış çabala. Herkesi rahata kavuşturacağım diye üzülme. Herkese hizmet et fakat mümkün mertebe kimseye hizmet buyurma. Özellikle Allah(cc)’ın talebi üzere olduğunda, malınla, bedeninle ve canınla hizmet et. Nitekim hadis-i kudside “Ya Davud, beni talep eden birini gördüğünde ona hizmetçi ol.” buyurulmuştur. Güzel davranışları bırakma, daima güler yüzlü ol. Zira hadis-i şerifte “Farzları eda etmekle emrolunduğum gibi insanlara güler yüzlü davranmakla da görevliyim.” buyurulmuştur. Tasavvuf da bu manadan ibarettir. Nitekim denilmiştir:
Tasavvuf yâr olup yâd olmamaktır / Gül-i gülzâr olup hâr olmamaktır.
Molla Halil, sana hepsinden önemli vasiyetim şudur: Daima can kulağını açıp sözlerime kulak ver. Her sözünde doğruluk üzere ol, yalandan sakın. Gıybet en kötü sözdür. Otuz zinadan şerli ve haramdır. Dilini her türlü kötü sözden, faydasız kelamdan koru. Allah(cc) zikrinin yeri olan dilini, gereksiz sözlerle kirletme. Fazla ve gereksiz sözler yüzünden Allah(cc) zikrinden dilini mahrum etme. Ahlâkını güzelleştirmeye çalış.
Başkaları hakkında güzel düşün, suizanda bulunma. Herkese güzel gözle bak, kimseyi düşük görme. Hatta kendi nefsini herkesten alçak bil. Haramlardan ve şüphelilerden sakın. Cömert ol, dağıtarak iki cihanı gönülden çıkar.
Bütün işlerinde dostça, acele etmeden orta halli ol. Dünya ve ahiret ehlinden her sınıf insana yaradılışına göre mülayim ol, yumuşak söyle. Dilini güzel sözlere alıştır, hayırlıyı söyle, şirin cevap al. Cümle halk hakkında hayır dile, herkese aynı şefkatle nazar et.
Dünya ehlinin hizmetine gitme. Dinini dünyaya satma. Ona karşı minnetsiz ol. İlim ve dini yay. Ailene ve çocuklarına adaletli davran. Terbiye ederken mülayim ol. Allah(cc)’ın yarattıklarına karşı öfkene sahip ol ki Allah(cc)’tan mükâfat bulasın. Kızgınlığını gizle. Allah(cc)’ın sana nasıl davranmasını istersen, aynı şekilde halka davran. Hiç kimseyi incitme ve kimseden incinme. Halkın eziyetini Hak’tan bil. Nitekim dediğimiz gibi:
Nefsine kabul et Hakk’ı, halkı incitme / Kim incitirse seni, Hak’tan anla sen.
Sana yapılan eziyeti, sövgüyü ve zulmü, yapan kişinin zimmetine havale et. Mütevazilere tevazulu ol, kibirlilere müsamahalı davran. Sana bir misafir geldiğinde, onu güler yüzle karşıla. Gücünün yettiği kadar ve onun mertebesinin kaldırdığı kadar ikramda bulun. Elbette büyükleri vakarla ağırlamak ve âlimleri tazim gerekir. Zayıflara yardım etmek gerekir. Çokça hediye ver, tazimle karşıla. Misafirinin karnını doyurmaya çalış, ziyaretçine ikramda bulun, hizmetini kendi elinle gör.
Halvet ve uzlette gördüm şöhretin afetini / Hizmet ve sohbetle Hazreti Mevlâ’ya erdim ben.
Canım oğlum, Allah(cc)’tan gayrısının sevgisi, kalp ile hakikat arasında kara bir bulut gibi bir perde olup kalbe hicran verir. Artık kalbine gelen vesveselerden uzak dur. Gönlünde Hakk’ın huzuru olsun.
Gönlün hallerinden ve aşk ahvalinden haberdarsın. Fakat sırlar ve aşk ahvali gönülde kalmalıdır. Ancak akıl ve din ile amel etmelisin.
Oğlum, aşk ve muhabbet belalı büyük bir davadır. Büyük insanlara özeldir. Sana lazım olan kelamımıza kulak verip itaat etmendir. Ola ki teslimiyet ve itaat sebebiyle rızamızı elde eder ve nefsanî alakalardan kurtulursun. Senin için de bundan büyük devlet olmaz. Kulun vazifesi teslimiyet ve itaattir. Teslimiyet, rıza yollarının en güvenilir olanıdır. Daima tefekkür et. Vesselam.
Ali SÖZER - Semerkand
Kapıyı ısrarla vurana kapılar açılır
Allah’ın sevgisini tatmadan sakın bu fâni dünyadan göçmeyesin.
O’nun sevgisinin tadı, yiyecek ve içeceklerde bulunmaz.
Çünkü bunlardan istifade etmede kâfirlerle hayvanlar sana ortaktır. Sen Allah’ın zikrinin tadını almakta ve cem makamına muvaffak olmakta meleklere ortak ol.
Ruhlar, nefislerin serpintilerine tahammül edemez. Dünya leşine battığında bu halinle ‘ın huzuruna çıkmaya layık olamazsın. Çünkü günahla kirlenmiş olanlar Allah’ın huzuruna alınmazlar.O halde kalbini temiz tut ki, gaybın kapıları sana açılsın.
Günah işlemeyi bırakıp, zikir ve tevbe ile Allah’a dön.
Kapıyı ısrarla vurana kapılar açılır. İnsanların birbirine karşı iyi ve dostça davranışları olmasaydı, bunları sana anlatmazdım.
Rabiatü’l-Adeviyye:’Bu kapı ne zaman kapandı ki açılsın.
‘demiştir. Fakat ey kişi! Bu seni Allah’a ulaştıran kapıdır.
Kalbinin Allah’ın birliğinden habersiz ve bu konuda dikkatsiz olmasından sakın.
Zikredenlerin birinci basamağı, Allah’ın birliğini ve tekliğini anmaktır.
Zâkirlere kapının açılması ancak ‘ın birliğini anmalarından dolayıdır.
O’nun rahmetinden kovulanlar da ancak yaptıkları işin önemini kavramaksızın, körü körüne, bilinçsizce Allah’ı zikrettikleri için kovulmuşlardır.
Zira Allah’ı zikirde sana ancak nefsin muhalefet eder. Yaratıklara olan sevgin ne çok, Allah’a olan sevgin ise ne az!
Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevme kapısı sana açılmış olsaydı, elbette seni şaşırtan çok şeylere tanık olurdun.
Gecenin ortasında uykuyu bölüp, kıldığın iki rekât namaz, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir.
Hastaları ziyaret etmen, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir. Cenaze namazını kılman, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir.
Müslüman kardeşine yardım etmen, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir. Eziyet veren şeyleri yoldan uzaklaştırman, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir.
Yere bırakılmış kılıcın onu savuracak bir kola ihtiyacı vardır. Senin için Allah’ı zikirden daha faydalı ibadet yoktur.
Çünkü zikir ayakta duran, rükû ve secde yapamayan yaşlılar ve hastalar için de kolay bir ibadettir.
Allah’ın huzuruna nasıl çıkacağını, âlimler ve hikmet sahipleri sana öğretirler
.
Sen hiç satın alınır alınmaz hizmet etmeye elverişli köle gördün mü?! Bilakis o önce bir eğitimciye verilir de o onu eğitir, ona edep ve terbiye kazandırır.
Eğitim ve terbiyeyi başarıyla tamamladığında hükümdara hizmet etmeye başlar. Velilerin yaptığı da budur.
Öğrenciler, onların himmetiyle huzura varacakları güne kadar onlarla beraber olurlar.
Yüzme hocası, birine yüzmeyi öğreteceği zaman o kişi yalnız başına yüzebilecek seviyeye gelinceye kadar onunla yanyana yüzer.
Artık o yüzmeye başladığında ise onu korkusuzca denize salabilir.
‘Peygamberler, veliler veya salihler vasıtasıyla Allah’a yaklaşılamaz.’
diyen düşünceden uzak dur.
Kuşkusuz Allah kendine ulaşmak isteyenler için onları vesile kılmıştır.
Velilerden sadır olan, su üzerinde yürümek, havada uçmak, gizli şeyleri haber vermek ve suyun kaynayıp çıkması gibi harikulade haller, peygamberin doğruluğuna şahittir.
Çünkü velilere verilen kerametler, peygamberlerinden dolayıdır.
İbn Ataullah İskenderî
Yazar: Güllerin Efendisi
Allah'ın Rahmeti ve Bereketi Hepimizin Üzerine Olsun.
Bu yazıya toplam 1 yorum yazılmış, sende yorum yazmayı unutma!
Ergin demişki;12/09/2012
Yüce Rabbimin Rahmeti ile Bütün İnsanları Bağışlasın