GÜLCEMAAT DİYARINA HOŞGELDİNİZ
 

º°¨¨°º©©º°¨¨°º©GÜLLERİNEFENDİSİ2.TR.GG©º°¨¨°º©©º°¨¨°º©

Kur'an ahlakında sevgi: Sabırlı olmak

Kur'an ahlakında sevgi: Sabırlı olmak

Kuran'ın "... Nefisler ise 'kıskançlığa ve bencil tutkulara' hazır (elverişli) kılınmıştır..." (Nisa Suresi, 128) ayeti, her insanın nefsinde birtakım olumsuz özellikler olabileceğini hatırlatmaktadır. İnsan, Allah'ın kendisi için takdir ettiği ömür süreci içerisinde, nefsini sahip olduğu bu olumsuz özelliklerden arındırmakla ve cennet ahlakındaki mükemmelliğe ulaşmak için çaba harcamakla sorumludur. Ancak buna rağmen insan, hayatının sonuna kadar, yaşadığı her an hata yapmaya da açık bir varlıktır.
Gerçek sevgi ve dostluğun yaşanabilmesi için, kişilerin insanın bu durumunu unutmamaları gerekmektedir. Bir kimse, sevdiği insana karşı çok sabırlı ve affedici olmalı, dostunun kusurlarına karşı sabır ve anlayış göstermeli, onun eksiklerini telafi etmeye çalışmalıdır. Çünkü sevmek ve sevilmek, sabırlı olmayı, özveride bulunmayı gerektiren özelliklerdir. Hatalar karşısında gösterilecek olan sabır, kişiler arasında sevgi ve hoşgörünün gelişmesini sağlar. Müminler, temelde birbirlerine güvendikleri, Müslüman oldukları ve birbirlerine saygı duydukları için, birbirlerinin hatalarını hoşgörü ve affedicilikle karşılarlar. Müslüman kardeşlerinin, sadece hatalarını telafi edebilmek, Kuran ahlakını en güzel şekilde yaşayabilmek için gösterdikleri samimi çaba bile, tek başına onlara karşı sevgi duymaları için yeterlidir. Bu nedenle, kardeşlerinin yanlış bir sözüyle ya da tavrıyla karşılaşsalar bile, ona karşı sabır gösterir, en güzel davranışla karşılık verirler.
Peygamber Efendimiz de, müminlere, kardeşlerinin kusurlarını örtmelerini, onlara destek olmalarını buyurur:

Kim bir Müslümanın ayıbını örterse, Allah da onun dünya ve ahirette ayıbını örter. Kim de musibete uğrayan bir kimsenin musibetini bertaraf ederse Allah da kıyametta onun musibetlerinden birini defeder. Kim de kardeşinin hacetini görürse Allah da onun hacetini görür.

Allah'ı seven ve daima Allah'tan razı olan bir insanın sabrı, cahiliye toplumlarındaki kimi insanların sabır anlayışlarından çok farklıdır. Bu gibi insanlar, eğer karşılarındaki kişiden bir çıkar umuyorlarsa veya toplumun tepkisinden çekiniyorlarsa, bazı durumlara "tahammül" edebilirler. "Tahammül eden" kişi kendini surat asmaya, söylenmeye, aksilik çıkarmaya hak sahibi olarak görür. "Bu kadar zorluğa katlanıyorum, bunun karşılığında istediğimi yapmak hakkım" gibi bir düşünceye kapılırlar. Örneğin hasta bir arkadaşına bakmak zorunda kalan bir insan, eğer Kuran ahlakını yaşamıyorsa, bir yerden sonra mutlaka bu durumdan sıkılmaya, öfkelenmeye ve şikayet etmeye başlar. Geceleri uykusuz kaldığını, yorgun düştüğünü, işinin çok zor olduğunu ya da kimsenin kendisi gibi böyle bir zorluğa katlanamayacağını söyler. Bu durumdan duyduğu sıkıntı ve içinde yaşadığı öfke açıkça hissedilir. Hasta olan arkadaşını minnet altında bırakacak konuşmalar yaparak, ona kendisine borçlu olduğunu hatırlatır.
 Sabırlı bir insan ise, sevdiği kişinin her türlü isteğine, ihtiyacına şevkle karşılık verir ve ona elinden geldiğince yardımcı olur. Yaptıklarından dolayı karşısındaki kişiyi asla minnet altında bırakmaz. Sabır, Allah'ın Kuran'da müminlere tavsiye ettiği güzel bir ahlak özelliğidir:

Ey iman edenler, sabredin ve sabırda yarışın, (sınırlarda) nöbetleşin. Allah'tan korkun. Umulur ki kurtulursunuz. (Al-i İmran Suresi, 200)
 

Kapıyı ısrarla vurana kapılar açılır

 Menkibeler  25 kez okundu 11/09/2012 Salı 8 yorum yapılmış

Allah’ın sevgisini tatmadan sakın bu fâni dünyadan göçmeyesin.

O’nun sevgisinin tadı, yiyecek ve içeceklerde bulunmaz.


Çünkü bunlardan istifade etmede kâfirlerle hayvanlar sana ortaktır. Sen Allah’ın zikrinin tadını almakta ve cem makamına muvaffak olmakta meleklere ortak ol.

Ruhlar, nefislerin serpintilerine tahammül edemez. Dünya leşine battığında bu halinle ‘ın huzuruna çıkmaya layık olamazsın. Çünkü günahla kirlenmiş olanlar Allah’ın huzuruna alınmazlar.O halde kalbini temiz tut ki, gaybın kapıları sana açılsın.
Günah işlemeyi bırakıp, zikir ve tevbe ile Allah’a dön.

Kapıyı ısrarla vurana kapılar açılır. İnsanların birbirine karşı iyi ve dostça davranışları olmasaydı, bunları sana anlatmazdım.
Rabiatü’l-Adeviyye:’Bu kapı ne zaman kapandı ki açılsın.

‘demiştir. Fakat ey kişi! Bu seni Allah’a ulaştıran kapıdır.

Kalbinin Allah’ın birliğinden habersiz ve bu konuda dikkatsiz olmasından sakın.

Zikredenlerin birinci basamağı, Allah’ın birliğini ve tekliğini anmaktır.

Zâkirlere kapının açılması ancak ‘ın birliğini anmalarından dolayıdır.

O’nun rahmetinden kovulanlar da ancak yaptıkları işin önemini kavramaksızın, körü körüne, bilinçsizce Allah’ı zikrettikleri için kovulmuşlardır.

Zira Allah’ı zikirde sana ancak nefsin muhalefet eder. Yaratıklara olan sevgin ne çok, Allah’a olan sevgin ise ne az!
Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevme kapısı sana açılmış olsaydı, elbette seni şaşırtan çok şeylere tanık olurdun. 


Gecenin ortasında uykuyu bölüp, kıldığın iki rekât namaz, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir.
Hastaları ziyaret etmen, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir. Cenaze namazını kılman, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir.


Müslüman kardeşine yardım etmen, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir. Eziyet veren şeyleri yoldan uzaklaştırman, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir.

Yere bırakılmış kılıcın onu savuracak bir kola ihtiyacı vardır. Senin için Allah’ı zikirden daha faydalı ibadet yoktur.

Çünkü zikir ayakta duran, rükû ve secde yapamayan yaşlılar ve hastalar için de kolay bir ibadettir.

Allah’ın huzuruna nasıl çıkacağını, âlimler ve hikmet sahipleri sana öğretirler
.
Sen hiç satın alınır alınmaz hizmet etmeye elverişli köle gördün mü?! Bilakis o önce bir eğitimciye verilir de o onu eğitir, ona edep ve terbiye kazandırır.


Eğitim ve terbiyeyi başarıyla tamamladığında hükümdara hizmet etmeye başlar. Velilerin yaptığı da budur.
Öğrenciler, onların himmetiyle huzura varacakları güne kadar onlarla beraber olurlar.

Yüzme hocası, birine yüzmeyi öğreteceği zaman o kişi yalnız başına yüzebilecek seviyeye gelinceye kadar onunla yanyana yüzer.
Artık o yüzmeye başladığında ise onu korkusuzca denize salabilir.

‘Peygamberler, veliler veya salihler vasıtasıyla Allah’a yaklaşılamaz.’
diyen düşünceden uzak dur.

Kuşkusuz Allah kendine ulaşmak isteyenler için onları vesile kılmıştır.

Velilerden sadır olan, su üzerinde yürümek, havada uçmak, gizli şeyleri haber vermek ve suyun kaynayıp çıkması gibi harikulade haller, peygamberin doğruluğuna şahittir.

Çünkü velilere verilen kerametler, peygamberlerinden dolayıdır.



İbn Ataullah İskenderî 

Yazar: Güllerin Efendisi
Allah'ın Rahmeti ve Bereketi Hepimizin Üzerine Olsun.


Bu yazıya toplam 1 yorum yazılmış, sende yorum yazmayı unutma!

Ergin demişki;12/09/2012
Yüce Rabbimin Rahmeti ile Bütün İnsanları Bağışlasın

İsim (Zorunlu)
E-Posta adresin (Zorunlu)
Websiteniz (Varsa)

gullerinefendisi2.tr.gg
Tüm hakları saklıdır.Copyright © 2012 - 2013
Çizen: http://gullerinefendisi2.tr.gg/ , HTML&CSS Döken: http://gullerinefendisi2.tr.gg/
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol