º°¨¨°º©©º°¨¨°º©GÜLLERİNEFENDİSİ2.TR.GG©º°¨¨°º©©º°¨¨°º©
GAVSI SANİ (KS) SOHBETİ
"Bazan dünyanın işleri o kadar ağırlaşır ki, insan altından kalkamaz. Bunun için insan, Allah'ın dostlarıyla irtibat kurmalı, devamlı onlara yönelmelidir. Gönüldeki imanın feryadını yükseltmeli ki, evliyaların ve dolayısıyla peygamberlerin ondan haberi olsun".
Gavs-ı Sani (k.s)
Gavs-ı Sani Hz.leri buyurdular ki;
Hızlı giden takla atar...
Yavaş giden geri kalır...
İtidal olmalıdır...
Euzü billâhimineşşeytànirracîm.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
(Gavs hz. k.s. bir sohbetinde şöyle buyuruyor seyda hz. diyorki Muhabbetin kaynağı dörttür 1.Mürşidi kamil ziyareti 2.Mürşidi kamil sohbeti 3.Rabıta 4.Virttir)
Mürşidi kamil Allah dostlarını sık sık ziyaret edip onların nazarı altına girip verdikleri dersleri yapmalıyız onlar bu kapıda profosördürler doktor hekimdirler kişi nasılki hastalanıp bi doktora gidiyor doktor onu muayene ettikten sonra onun hastalığını kişinin hastalığının ne olduğunu söylüyor kişiye reçete yazıp ona bu ilaçları al kullan 1 ay 6 ay sonra yine gel muayeneye diyor kişi gidip ilacı kullanıyor ve iyileşiyor iyleşmese gelip doktora hekime benim hastalığım iyleşmedi diyor hekimde onu muayene ediyor ve yine reçete yazıyor al kullan diyor kişi muayeneye gitti muayene oldu hekim ilaç yazdı ve gidip ilaçlarını kullanmadı o kişi ne olur iyleşemez derdine hastalığına deva bulamaz işte Allah dostları mürşidi kamilller bizleri tedavi ediyorlar ilaç yazıyorlar biz ne yapıyoruz o ilaçları alıp kullanıyoruz şifamızı buluyoruz biz kullanmassak bu ilaçları hastalığımız iyleşmez deva bulamayız. Mürşidi kamil sohbetlerini dinleyip onların muhabetini kazanmalıyız mürşidi kamil sohbetini dinlersek birçok feyda buluruz onların söyledikleri her kelimede okyanuslar kadar ilim vardır onlar Rabbul Aleminden Resuli Ekrem efendimiz hz. Muhammed Mustafa a.s.v. dan sohbetler ederler onların yaşayışını bize yaşatırlar biz onların adap edep ve sohbetlerine titizlik gösterip yapmalıyız Rabıtanın faydası, müridin, şeyhinin yanında bulunmadığı zamanlarda, ondan faydalanması rabıta edip Mürşidimizi herzaman yanımızdaymış gibi düşünürsek onu rabıta edersek bize şeytan ve nefisten bi zerar gelmez çünki Allah dostlarının olduğu yerlere şeytan gelemez onlar nefisi terbiye ederler ne olur muhabet gelir oraya virt çekip Allahı zikr edip muhabeti yakalamalıyız Rab'bimizin rızasını kaznanıp kendimizi Rabbimize sevdirmeliyiz.- Allah bir kulunu sevdiği zaman, cibril'i çağırıp "ben falan kulumu seviyorum, sen de onu sev!" der. cibril de onu sever ve sonra gökyüzünde şöyle seslenir: "Allah, falan kimseyi seviyor, siz de onu sevin!" bundan sonra göklerdeki bütün melekler onu sever. Sonra o kul yeryüzünde de herkes tarafından sevilip kabul görür." (müslim) işte Allah c.c. sevmek onu çokça anıp zikretmekle olur.
RUHLARIN TANIŞMASI
Temiz ruhlar, Yüce Allah’a aşıktır. Onlar yerde gökte Yüce Allah’a ait şeyler arar, sevgiyi yoklar, ihlâsı koklar, Arş’a kimden ne çıktığına bakarlar. Oraya kim yönelmişse onu sever, tanır ve kendisine dua ederler. Böylece ruhlar o iklimde tanışmış olurlar. Bu durumu Efendimiz s.a.v. şöyle ifade buyurmuşlardır: “İki müminin ruhu bir günlük mesafede karşılaşıp tanışır. Halbuki onlar birbirlerini zahiren hiç görmemişlerdir.” (Buharî)
Herim b. Hayyan rh.a. anlatır:
“Veysel Karanî Hazretleri’ni görmek için Kûfe’ye gittim. Tek arzum kendisiyle görüşmek ve hayır duasını almaktı. Onu öğle vakti Fırat kenarında abdest alırken buldum. Kendisini ilk defa görüyordum. Anlatılan vasıflarından onu tanıdım. Yanına vardım, selam verdim. O da selamımı aldı ve:
- Allah sana rahmet etsin. Nasılsın ey Herim b. Hayyan? dedi. Ben, benim ve babamım ismini nereden bildi diye hayret ettim. Kendisine:
- Allah sana rahmet etsin, benim ve babamın ismini nereden bildin? Bundan önce seni hiç görmemiştim, dedim. Biraz sükût etti ve:
- Bana senin ve babanın ismini her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan Allah bildirdi. Nefsim seninle konuşurken ruhum senin ruhunu tanıdı. Hiç şüphesiz bedenler birbiri ile tanışıp kaynaştığı gibi, ruhlar da Allah sevgisiyle birbirlerini tanırlar ve severler. Zahiren hiç karşılaşmamış, tanışmamış olsalar ve oturdukları yerler çok uzak da olsa bu böyledir, dedi. (İbnu Asakir, Tarihu Dımaşk; Ebu Nuaym, Hilye; Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ)
İrşad kutbu Gavs-ı Sani Hazretleri bu mühim konuya şöyle işaret etmiştir: “Nice insanlar vardır ki, devamlı evliyanın yanında bulunur; fakat niyeti Allah rızası değildir. O kimse evliyadan çok uzaktır. Bazı insanlar ise bedeniyle evliyadan çok uzakta bulunur, fakat kalbi Allah rızasına aşıktır, ihlâs üzere yaşar. Veliler o kimseyi tanır ve severler. Halbuki o kimse evliyayı hiç görmemiştir
Rabbim himmetinden eksik etmesin inşAllah
Kapıyı ısrarla vurana kapılar açılır
Allah’ın sevgisini tatmadan sakın bu fâni dünyadan göçmeyesin.
O’nun sevgisinin tadı, yiyecek ve içeceklerde bulunmaz.
Çünkü bunlardan istifade etmede kâfirlerle hayvanlar sana ortaktır. Sen Allah’ın zikrinin tadını almakta ve cem makamına muvaffak olmakta meleklere ortak ol.
Ruhlar, nefislerin serpintilerine tahammül edemez. Dünya leşine battığında bu halinle ‘ın huzuruna çıkmaya layık olamazsın. Çünkü günahla kirlenmiş olanlar Allah’ın huzuruna alınmazlar.O halde kalbini temiz tut ki, gaybın kapıları sana açılsın.
Günah işlemeyi bırakıp, zikir ve tevbe ile Allah’a dön.
Kapıyı ısrarla vurana kapılar açılır. İnsanların birbirine karşı iyi ve dostça davranışları olmasaydı, bunları sana anlatmazdım.
Rabiatü’l-Adeviyye:’Bu kapı ne zaman kapandı ki açılsın.
‘demiştir. Fakat ey kişi! Bu seni Allah’a ulaştıran kapıdır.
Kalbinin Allah’ın birliğinden habersiz ve bu konuda dikkatsiz olmasından sakın.
Zikredenlerin birinci basamağı, Allah’ın birliğini ve tekliğini anmaktır.
Zâkirlere kapının açılması ancak ‘ın birliğini anmalarından dolayıdır.
O’nun rahmetinden kovulanlar da ancak yaptıkları işin önemini kavramaksızın, körü körüne, bilinçsizce Allah’ı zikrettikleri için kovulmuşlardır.
Zira Allah’ı zikirde sana ancak nefsin muhalefet eder. Yaratıklara olan sevgin ne çok, Allah’a olan sevgin ise ne az!
Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevme kapısı sana açılmış olsaydı, elbette seni şaşırtan çok şeylere tanık olurdun.
Gecenin ortasında uykuyu bölüp, kıldığın iki rekât namaz, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir.
Hastaları ziyaret etmen, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir. Cenaze namazını kılman, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir.
Müslüman kardeşine yardım etmen, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir. Eziyet veren şeyleri yoldan uzaklaştırman, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir.
Yere bırakılmış kılıcın onu savuracak bir kola ihtiyacı vardır. Senin için Allah’ı zikirden daha faydalı ibadet yoktur.
Çünkü zikir ayakta duran, rükû ve secde yapamayan yaşlılar ve hastalar için de kolay bir ibadettir.
Allah’ın huzuruna nasıl çıkacağını, âlimler ve hikmet sahipleri sana öğretirler
.
Sen hiç satın alınır alınmaz hizmet etmeye elverişli köle gördün mü?! Bilakis o önce bir eğitimciye verilir de o onu eğitir, ona edep ve terbiye kazandırır.
Eğitim ve terbiyeyi başarıyla tamamladığında hükümdara hizmet etmeye başlar. Velilerin yaptığı da budur.
Öğrenciler, onların himmetiyle huzura varacakları güne kadar onlarla beraber olurlar.
Yüzme hocası, birine yüzmeyi öğreteceği zaman o kişi yalnız başına yüzebilecek seviyeye gelinceye kadar onunla yanyana yüzer.
Artık o yüzmeye başladığında ise onu korkusuzca denize salabilir.
‘Peygamberler, veliler veya salihler vasıtasıyla Allah’a yaklaşılamaz.’
diyen düşünceden uzak dur.
Kuşkusuz Allah kendine ulaşmak isteyenler için onları vesile kılmıştır.
Velilerden sadır olan, su üzerinde yürümek, havada uçmak, gizli şeyleri haber vermek ve suyun kaynayıp çıkması gibi harikulade haller, peygamberin doğruluğuna şahittir.
Çünkü velilere verilen kerametler, peygamberlerinden dolayıdır.
İbn Ataullah İskenderî
Yazar: Güllerin Efendisi
Allah'ın Rahmeti ve Bereketi Hepimizin Üzerine Olsun.
Bu yazıya toplam 1 yorum yazılmış, sende yorum yazmayı unutma!
Ergin demişki;12/09/2012
Yüce Rabbimin Rahmeti ile Bütün İnsanları Bağışlasın