GÜLCEMAAT DİYARINA HOŞGELDİNİZ
 

º°¨¨°º©©º°¨¨°º©GÜLLERİNEFENDİSİ2.TR.GG©º°¨¨°º©©º°¨¨°º©

Mürid-13

Evliyânın büyüklerinden ve kendilerine ?Silsile-i aliyye? denilen bü­yük âlim ve velîlerin yirmi ikincisi olan Muhammed Bâkî-billah (rahme- tullahi teâlâ aleyh) sâlihleri ve meczûbları aramakta çok gayret gösterir, birçok mem­leketi dolaşır ve temiz kalblileri bulur, onlardan na­sîbini alır- dı. Bu seyahatleri sırasında Silsile-i aliyye-i Nakşibendiyye bü­yükle- rinden birinin sohbetine ka­vuştu. Ona talebe olmak ve tam bağ­lanmak istedi. Bunun için istihâre yaptı. Rüyâsında Muhammed Pârisâ hazretle- rini gördü. Muhammed Pârisâ rüyâsında ona buyurdu ki: "Ta­savvuf yo- lunda ilerlemek en iyi ahlâk ile ahlâklanmaktır. Bu büyük nîmet ve saâ- det ele geçince, bu yolda elde edilecek fayda, elde edil­miş de­mektir." Muhammed Bâkî-billah, başlangıçta ilk istifâdesini şöyle an­lat­mıştır: "İlk defâ günahlardan tövbe, Hâce Übeyd hazretlerinin huzû­runda oldu. Be- nim için Fâtiha okumasını istedim. Sonra Semerkand´da bulunan ve Ahmed Yesevî´nin yolunda olan İftihâr-ı Şeyh´e talebe olmak arzusu ile tekrar tövbe ettim. Her ne kadar "Siz gençsiniz, siz bu işe katlanamaz- sınız." dediyse de, arzumun çokluğunu görünce; "Bir Fâtiha okuyalım. Allahü teâlâ istikâmet versin, Büyüklerin maksadına uygun azîmet nasîb eylesin, kalbinde büyük de­ğişmeler ve nefsinde haraplıklar ve düzelme- ler vâkî olsun." dedi. Bir başka zaman Emîr Abdullah Belhî´nin huzûrun- da tövbemi yeniledim. Elimi müsâfehaya yakın bir şe­kilde tuttu. Ümîd edilir ki, bunun bereketi kıyâmete kadar devâm eder."

Bundan sonra bir müddet daha dolaştım. Nihâyet rüyâda, Behâed- dîn Buhârî Nakşibend hazretlerinin huzûrunda tam bir tövbe yaptım. Bundan sonra bende tasavvuf yoluna girmek arzusu âşikâr oldu. Bu yo- la girmek için her çâ­reye başvurdum. Nihâyet mübârek zât­lardan biri bana; "Peygamber efendimiz­den gelen zikr, neticeye kavuş­turur." dedi. Bütün gayretimle bu sözü söyleyen zâttan zikri ve murâka­beyi almak için uğraştım. İki sene o zâtın silsilesindeki zikre, murâka­beye ve tes- bihlere devâm ettim... Her ne kadar bu sırada gizli işâ­retler, diğer bir yo- la girmeyi gösterdiyse de, ayaklarımı yerden kaldıramadım. Böylece nefsi yenip gönül bahçeme, Allahü teâlânın izni ile büyüklerin kerem tohumunu ektim. İnşâallah o tohumu, ikrâm ve ihsân edip, gözle­rin gör- mediği, kulakların işitmediği nehirlerle beslerler. Bundan sonra Keşmîr´e gittim ve Bâbâ Vâli´nin sohbetine devâm edip, bereketli nazar ve tevec- cühlerine kavuş­tum. Cenâb-ı Hakk´a hamd ve senâlar olsun ki, o tevec- cühler ile kabûl kapısı aralandı. Onun vefâtından sonra da velîle­rin ruhlarından feyz aldım.

Muhammed Bâkî-billah hazretleri, Mâverâünnehr şehirlerinden bi­rine gi­derken, Mevlânâ Hâcegî İmkenegî hazretleri; "Ey oğul, senin yo­lunu gözlüyor­dum!" buyurmasıyla, onun huzûruna kavuşup, çok yardım ve ihsânlar gördü. Hocası onun yüksek hâllerini dinledikten sonra, üç gün üç gece onunla birlikte yalnız bir odada sohbet etti. Hâcegî İmkene- gî hazretlerinin sohbetlerinde bu­lunmakla ve Behâeddîn Nakşibend´in ve halîfelerinin yüksek rûhâniyetlerinin imdâdı ile, bu bü­yükler silsilesine dâhil olup, Hâcegî İmkenegî´nin halîfesi olup makâ­mına geçti."

Hacegî İmkenegî hazretleri, Muhammed Bâkî-billah´ı kısa zamanda tasav­vufta yetiştirip, yüksek derecelere kavuşturduktan sonra ona şöyle buyurdu: "Sizin işiniz, Allahü teâlânın yardımı ve bu yolun büyüklerinin rûhlarının ter­biyesi ile tamam oldu. Tekrar Hindistan´a gidiniz. Çünkü bu silsile-i aliyyenin sizin sâyenizde parlayacağını görüyorum. Bereket ve terbiyenizle orada, sizden çok istifâde edip, büyük işler yapanlar gele­cek." Böylece ikinci bin yılının müceddidi İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin orada yetişeceğini müjdeliyordu.

Hâcegî İmkenegî hazretlerinin, Muhammed Bâkî-billah´a hilâfet ve tam bir icâzet verip, Hindistan´a gönderdiğini duyan talebelerinden bâ­zı- ları gayrete ge­lip, aralarında bir huzursuzluk hâsıl oldu. Kendileri uzun müddet orada olduk­ları için yeni gelen bir gencin kısa zamanda tam bir icâzetle dönmesi onları dü­şündürmüştü. Hâcegî İmkenegî hazretleri bu durumu duyunca şöyle buyur­muştur: "Dostlarım bilsinler ki, bu gencin işini tamamlayıp buraya bizim yanı­mıza gönderdiler. Yanımıza hâllerinin doğru olup olmadığını kontrol için geldi. Şüphesiz öyle gelen böyle gi­der."

Kapıyı ısrarla vurana kapılar açılır

 Menkibeler  25 kez okundu 11/09/2012 Salı 8 yorum yapılmış

Allah’ın sevgisini tatmadan sakın bu fâni dünyadan göçmeyesin.

O’nun sevgisinin tadı, yiyecek ve içeceklerde bulunmaz.


Çünkü bunlardan istifade etmede kâfirlerle hayvanlar sana ortaktır. Sen Allah’ın zikrinin tadını almakta ve cem makamına muvaffak olmakta meleklere ortak ol.

Ruhlar, nefislerin serpintilerine tahammül edemez. Dünya leşine battığında bu halinle ‘ın huzuruna çıkmaya layık olamazsın. Çünkü günahla kirlenmiş olanlar Allah’ın huzuruna alınmazlar.O halde kalbini temiz tut ki, gaybın kapıları sana açılsın.
Günah işlemeyi bırakıp, zikir ve tevbe ile Allah’a dön.

Kapıyı ısrarla vurana kapılar açılır. İnsanların birbirine karşı iyi ve dostça davranışları olmasaydı, bunları sana anlatmazdım.
Rabiatü’l-Adeviyye:’Bu kapı ne zaman kapandı ki açılsın.

‘demiştir. Fakat ey kişi! Bu seni Allah’a ulaştıran kapıdır.

Kalbinin Allah’ın birliğinden habersiz ve bu konuda dikkatsiz olmasından sakın.

Zikredenlerin birinci basamağı, Allah’ın birliğini ve tekliğini anmaktır.

Zâkirlere kapının açılması ancak ‘ın birliğini anmalarından dolayıdır.

O’nun rahmetinden kovulanlar da ancak yaptıkları işin önemini kavramaksızın, körü körüne, bilinçsizce Allah’ı zikrettikleri için kovulmuşlardır.

Zira Allah’ı zikirde sana ancak nefsin muhalefet eder. Yaratıklara olan sevgin ne çok, Allah’a olan sevgin ise ne az!
Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevme kapısı sana açılmış olsaydı, elbette seni şaşırtan çok şeylere tanık olurdun. 


Gecenin ortasında uykuyu bölüp, kıldığın iki rekât namaz, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir.
Hastaları ziyaret etmen, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir. Cenaze namazını kılman, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir.


Müslüman kardeşine yardım etmen, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir. Eziyet veren şeyleri yoldan uzaklaştırman, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir.

Yere bırakılmış kılıcın onu savuracak bir kola ihtiyacı vardır. Senin için Allah’ı zikirden daha faydalı ibadet yoktur.

Çünkü zikir ayakta duran, rükû ve secde yapamayan yaşlılar ve hastalar için de kolay bir ibadettir.

Allah’ın huzuruna nasıl çıkacağını, âlimler ve hikmet sahipleri sana öğretirler
.
Sen hiç satın alınır alınmaz hizmet etmeye elverişli köle gördün mü?! Bilakis o önce bir eğitimciye verilir de o onu eğitir, ona edep ve terbiye kazandırır.


Eğitim ve terbiyeyi başarıyla tamamladığında hükümdara hizmet etmeye başlar. Velilerin yaptığı da budur.
Öğrenciler, onların himmetiyle huzura varacakları güne kadar onlarla beraber olurlar.

Yüzme hocası, birine yüzmeyi öğreteceği zaman o kişi yalnız başına yüzebilecek seviyeye gelinceye kadar onunla yanyana yüzer.
Artık o yüzmeye başladığında ise onu korkusuzca denize salabilir.

‘Peygamberler, veliler veya salihler vasıtasıyla Allah’a yaklaşılamaz.’
diyen düşünceden uzak dur.

Kuşkusuz Allah kendine ulaşmak isteyenler için onları vesile kılmıştır.

Velilerden sadır olan, su üzerinde yürümek, havada uçmak, gizli şeyleri haber vermek ve suyun kaynayıp çıkması gibi harikulade haller, peygamberin doğruluğuna şahittir.

Çünkü velilere verilen kerametler, peygamberlerinden dolayıdır.



İbn Ataullah İskenderî 

Yazar: Güllerin Efendisi
Allah'ın Rahmeti ve Bereketi Hepimizin Üzerine Olsun.


Bu yazıya toplam 1 yorum yazılmış, sende yorum yazmayı unutma!

Ergin demişki;12/09/2012
Yüce Rabbimin Rahmeti ile Bütün İnsanları Bağışlasın

İsim (Zorunlu)
E-Posta adresin (Zorunlu)
Websiteniz (Varsa)

gullerinefendisi2.tr.gg
Tüm hakları saklıdır.Copyright © 2012 - 2013
Çizen: http://gullerinefendisi2.tr.gg/ , HTML&CSS Döken: http://gullerinefendisi2.tr.gg/
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol